14 Aralık 2013 Cumartesi

Evet, biz R4biacıyız!

Duydum ki bize Rabiacı diyormuşsun, el hak doğrudur; bizler Rabiacıyız. Duydum ki bize Filistinci diyormuşsun, yine el hak doğrudur; bizler Filistinciyiz. Yoksa sen Rabiacı, Filistinci değil misin? Eğer sen “Rabiacı da değilim, Filistinci de değilim” diyorsan, işte o zaman eyvah… Ben Müslüman’ım diyen herkesin Rabia işareti ile gurur duyması, Filistin davası ile hemhal olması gerekir. Ötesi yok bunun… Ötesi kör bir karanlık…

Rabia işaretinin ilk yapıldığı andan itibaren Başbakan Erdoğan, büyük bir samimiyetle bu işareti sahiplendi. Gittiği her yerde, katıldığı her mitingde, yaptığı her açılışta Rabia işareti yaptı ve on binlere de bu işareti yaptırdı. En son, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında Rabia işareti yaptı ve “biliyorsunuz bazıları bu işaretten çok korkuyor ama biz bu işareti yapmaya, mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz.” dedi. Elhamdülillah  Ne mutlu ki böyle bir başbakanımız var. Peki, Başbakan Erdoğan, bu sözü kimin için söyledi? Tabi en başta Büyükelçimizi “istenmeyen adam” ilan eden Mısır’ın darbeci yönetimi için ardından da, “gittiğin her yerde bu işareti yapıyorsun. Ne işin var senin Rabia ile. O kadar çok seviyorsan git Mısır vatandaşı ol. Orada istediğin gibi siyaset yap” diyen, diyebilen ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu için.

Bilmiyorlar ki Rabia işareti sadece Mısır’daki darbecilere karşı değil, dünya üzerindeki tüm darbe meraklıları için, halkını katleden zalimler için, işlenen cinayetler, katledilen insanlar için yapılıyor. Bu işaret, sadece Mısır halkını değil, Türkiye’dekileri, Suriye’dekileri, Filistin’dekileri, velhasıl tüm mazlum coğrafyalardakileri simgeliyor.


Kahire’de doğan, İstanbul’da tasarlanan bu işaret, tüm mazlum halkların ortak işareti. Ancak birileri hala bu işarete alışamadı. Birileri hala bu işaretten korkuyor, ürküyor. Bu işareti karalamak için elinden geleni yapıyor. Kendini Antikapitalist Müslüman olarak vasıflandıran bir yazar, bu işareti masonlarla ilişkilendirdi; “Rabia, Masonik bir işarettir” dedi, diyebildi. Birileri de, bu işaretin tarihte ilk olarak Hazreti Hüseyin’i katleden Yezid tarafından yapıldığını, Hazreti Fatıma’ya atfedilen el işaretine karşı yapılmış bir karşı işaret olduğunu iddia etti. Demek ki Kahireli gençlerin darbeci zalimlere karşı yaptıkları bu işaret, birilerinin fena halde zoruna gitmiş! İnsanları bundan soğutmak için akla hayale gelmeyen lüzumsuz iddialarla akılları bulandırma telaşındalar. Ama bunda başarılı olamadılar, olamayacaklar.


İşaret parmağı havada yapılan “Tekbir” simgesinden sonra, İslam dünyasında en çok bilinen, en çok kullanılan işaret artık Rabia simgesi olacak. Ne mutlu ki tüm dünya Müslümanları gibi Türkiyeli Müslümanlar da bu işareti korkusuzca ve özgüvenle kullanıyorlar. Ama yeterli değil bu. Başbakan Erdoğan’ın bıkmadan usanmadan, inatla sahip çıktığı bu işareti bizler de aynı heyecanla sahiplenmeliyiz. Kimsenin kınamasına aldırmadan, kimsenin iftirasına kanmadan elimiz Rabia olmalı. Bu işaret sadece Ak Partililerin değil, Saadetlilerin, Büyük Birlik Partililerin, Milliyetçi Hareket’e gönül verenlerin, Nur Cemaati mensuplarının, Süleymancıların, Mahmud Efendi bağlılarının da işareti olmalı. “Ne o sen Rabiacı mısın?” diyenlere; “yoksa sen Rabiacı değil misin?” diyebilmeliyiz.

Not: Bu yazı Sancaktar dergisinin 49. sayısında yayınlandı.

Hiç yorum yok: