15 Kasım 2011 Salı

Suriye'de sonun başlangıcı çok yakın

Arap Baharı'nın kışa dönmek üzere olduğu Suriye'de artık iller Beşar Esad'ın kontrolünden çıkmışa benziyor. Halkına silah doğrultmaktan imtina etmeyen, tüm çağrılara kulak tıkayan Esad, en yakın komşusu / dostu Türkiye'yi de küstürdü. Türkiye büyükelçiliğine ve konsoloslarına yapılan çirkin saldırı akıllara "eceli gelen köpek cami duvarına işer" ata sözünü getirdi. 9 Ağustos'da Şam'a giden ve Esad ile başbaşa görüşen Davutoğlu, söylenecek tüm sözleri söylemiş, olacakları bir bir anlatmıştı. Ancak Şam yönetimi dost tavsiyesini kulak ardı edip, Mısır ve Libya'da yaşananlardan ders çıkarmayı da akıl edemeyince Esad yönetimi için yapılacak bir şey de kalmamış oldu. Şimdiye kadar 5 bin'e yakın muhalifin hayatını kaybettiği isyan hareketlerini bastıramadığı gibi bundan sonrası için de inandırıcılığını kaybetti. Türkiye, Suriye'nin selameti için atılacak tüm adımları attı. Ama sanırım, Şam ile Ankara arasındaki ipler koptu. Şimdi yapılacak en akıllıca refleks; Muhaliflere daha geniş hareket alanı sağlamaktır. Hakan Albayrak'ın dile getirdiği gibi; "Türkiye Cumhuriyeti Suriye Ulusal Geçiş Konseyi'ni Suriye halkının meşru temsilcisi olarak tanıdığını ilan etmekten şeref duyar" şeklinde bir açıklama yapılmalı. 

Suriye bizim canımız, dostumuz, komşumuz. Orada yanan bir ateş bizi de yakar. Onların üzülmesi bizi de üzer. Onların özgür ve demokratik bir yönetim altında yaşama isteği bizi de heyecanlandırır. Tüm dileğimiz; zalim Esad yönetiminin bir an önce görevden el çekmesi ve Suriye'nin kendi kaderini kendi tayin etmesidir. Bu zor günlerinde Suriye'den de müjdeli haberler bekliyoruz. Yolları açık olsun...

Hiç yorum yok: