21 Ekim 2011 Cuma

Bir devrin sonu: Diktatörler ibret alsın

Arap Baharı, en kanlı meyvesini Libya'da verdi. Ayaklanmaların ilk başladığı günlerde halkını "lağım fareleri" olarak niteleyen Muammer Kaddafi, yaralı bir lağım faresi gibi linç edilerek öldürüldü. Eli kanlı acımasız bir zalim de olsa, hiç kimsenin bu şekilde öldürülmesi tasvip edilemez. Hiç bir Müslüman'a bu şekilde bir cinnet hali yakışmaz. Hiç bir suç bu şekilde bir vahşeti mazur gösteremez. Böyle durumlarda aklımıza her zaman Bilge Kral'ın o en veciz sözü gelmeli: "Zalimlerin yaptığının aynısını yaparsak, zalimlerle mücadele etmemizin ne anlamı kalır?" Evet, Kaddafi bir zalim olabilir, diktatör olabilir, acımasız bir katil olabilir, ancak bu şekilde bir sonu -hele de adil bir yargılamaya tabi tutulmadan ortadan kaldırılmayı- hak etmiyor. Müslüman olduğunu bildiğimiz için Allah'tan rahmet diliyoruz.  O şimdi hesabını hesapları en iyi tutana verecek... Umarım Kaddafi'nin ortadan kaldırılması, özgür ve adil Libya'nın kurulması yolunda önemli bir kilometre taşı olur. 

42 yıllık diktatörlük Sirte'de bir mehfez'de son buldu. Şatafatlı günlerinde burnundan kıl aldırmayan Kaddafi, "fareler" diyerek küçümsediği muhalifleri tarafından infaz edildi. Demek ki neymiş; halkın kararlılığı karşısında hiç bir güç duramazmış. Yönetimden kendi isteği ile çekilmeyi aklına dahi getirmeyen Kaddafi, "zor'a dağlar dayanmaz" sözünü doğrularcasına hiç beklemediği bir şekilde cezalandırıldı. Kanlar içindeki aciz diktatör görüntüsü, dünyanın bütün diktatörlerine ders olsun. Özellikle de, bir inat uğruna halkını ateşe atmaya hazırlanan Beşar Esad ibret alsın. Korkarım onu da böyle zelilce bir akıbet bekliyor. 

Hiç yorum yok: